29 Mart 2015 Pazar

HADİSLERİN YAZILMASI TARTIŞMALARI
      Hadisler peygamberimizin dini öğretmek amacı ile söylediği bilgilerin rivayet ve kayıtla aktarma biçimidir. Peygamberler kul olmakla birlikte vahyin tebliği ,açıklanması, uygulanması ve örneklik gibi görevlerle yükümlüdürler.
    Günümüzde hadislerin günümüze taşınma biçimi ve mevzu hadislerle ilgili tartışmalar yürütülmektedir. Bu tartışmaların bir nedeni olarak bazı hadis külliyatının sağlıklı bir biçimde bize gelmediğini, hadislerin bir teşri kaynağı olamayacağı düşüncesi ile toptan red yoluna seçerken, bazıları ise belli sayıda hadislere itiraz etmektedir.
      Kaynaklar,Hz.Peygamber hayattayken hadislerin belli bir dönem yazımını yasakladığını göstermektedir. Bu dönem içinde kendisine hadislerin yazımı için izin isteyen sahabilere izin vermemiştir.Hadis yazımını yasaklayan en meşhur hadis Ebu Said Hudri tarafından rivayet edilen şu hadistir:”-Benden yazmayınız.Kim benden Kur’an’dan başka bir şey yazdı ise imha etsin.Benden rivayet ediniz,bir beis yoktur.Kim benim üzerime kasden yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın.”
  Hz.Peygamber (SAV)’in   yazılmasını iyi karşılamadığına dair bir haberi de Ebu Hureyre’den rivayet edilmiştir:”-Biz hadis yazarken Hz.Peygamber yanımıza geldi ve:-Yazdığınız şey nedir?Dedi.Sende işittiğimiz hadisler,dedik.Hz.Peygamber:-Allah’ın Kitabından başka kitap mı istiyorsunuz?Sizden evvelki milletler Allah’ın Kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları için dalalete düştüler,dedi.
   Hadislerin yazımıyla ilgili bu haberlerin ardından sahabe arasında hadis yazmak isteyenlerin faaliyetleri durdurulmuştur.Zeyd b.Sabit’in bu konuda Ebu Hureyre’ye hatırlatmada bulunduğu önemli bir örnektir.
HADİSLERİN YAZILMASINI ENGELLEYEN NEDENLER
   Hadislerin yazılmasını engel oluşturan en önemli etken Kur’an-ı Kerim’le hadislerin karışma tehlikesidir. Çünkü ilk Müslüman Arapların çoğu Kur’an’a ait olanla olmayanı ayırt edecek kadar fakih olmadıkları gibi böyle bir ölçü de yoktu.
  Hadislerin yazımını engelleyen ikinci önemli etken Arap yazısının durumu ve yazı malzemesiyle ilgilidir. Sahabenin hadis yazımı hatasız ve tam yapabilecek kadar yazı bilgisinin olmadığı anlaşılmaktadır. Belazuri’nin bildirdiğine göre İslamiyet’ in ilk yıllarında Kureyş’te sadece 17 kişi okuma ve yazma bilmektedir. Ayrıca yazı için kullanılan deri,kemik, hurma yaprakları, papirüs gibi malzemenin oluşturulan metinleri sağlıklı bir biçimde uzun yıllar korumaya müsait olmadığı anlaşılmaktadır. Bunu en büyük delili Hz.Ebu Bekir döneminde iki kapak arasına toplanan mushafın Hz.Osman döneminde örnekleri çoğaltıldıktan sonra yakılmasıdır. Hz.Osman gelecekte ilkel malzeme üzerinde oluşabilecek bozulmalar ve noktalama ve harekeden yoksun Kuran metinleri üzerinde ihtilaflar oluşmasını göz önünde bulundurarak yakılmasına içtihad etmiştir. Elimizdeki Kur’an metinleri Hz.Osman’ın mushaftan yazdırdığı örneklerdir.
HADİS YAZIM YASAĞININ KALDIRILMASI
   İslam dinin yayılması ile birlikte okuma yazma bilen Müslümanların sayısının artması,Kur’an-ı Kerim’i ezberleyen hafızların çoğalması, Kur’an ve hadisler arasındaki ilginin sahabe tarafından anlaşılması gibi etkenler Hz.Peygamber (SAV)’in hadis yazımına izin vermesini saylayan etkenler arasında sayılabilir.Hz.Peygamber(SAV) Mekke şehrinde adam öldürmenin hatta diken kesmenin,kaybolmuş mallara el sürmenin haram kılındığına dair okuduğu bir hutbeyi ,Ebu Şah isminde bir Yemenli Müslüman yazmak isteyince Hz.Peygamber”-Ebu Şah için hutbeyi yazın.” demiştir.
   Rafi b.Hadic hadis yazmak için peygamberimize baş vurunca”Ya Rasulallah senden bir çok şeyler işitiyoruz;onları yazalım mı?” demiş,Hz.Peygamber de “yazınız bir beis yoktur” cevabını vermiştir.
   Abdullah b.Amr’da Hz.Peygamberden izin alarak hadis yazanlardandı. Hadisleri yazmak isteyen Abdullah’a Hz.Peygamber:”-Yaz,nefsim yed-i kudretinde bulunduran Allah’a yemin olsun ki benden hak olan sadır olur.” Dedi.Amr izin aldıktan sonra bin kadar hadisten oluşan bir sahife meydana getirdi.
    Ebu Said   el Hudri’den gelen bir rivayette  hadislerin yazımının yasaklandığı dönemlere ilişkin:”- Kur’an’dan ve teşehhüdden başka bir şey yazmadık.” Demiştir.Ancak ezberinden şikayet eden Ebu Nazra’ya:”-Yazmam ve Mushaf yapmam;Allah Rasulü bize takdis ediyor,biz ezberliyorduk.Siz de bizden bizim peygamberimizden ezberlediğimiz gibi ezberleyin.” Demiştir.Öyle görünüyor ki hadis yazımının yasaklandığı dönemlerde ezberleme yöntemi ön plandaydı.
   Aslında İslamiyetin ilk yılları ve cahiliye dönemi düşünüldüğünde yazının Araplar için gerçekten bir bilgiyi saklama aracı olarak kullanılıp kullanılmadığı konusu tartışmaya açıktır. Malik b.Enes hadis yazdığı halde hıfzetmeyenden hadis alınamayacağını ifade etmiştir.Hadislerin bir rivayetinde birinci derece taşıma aracı kendi başına yazı olmadığı,ezberlemenin de aranan bir şart olduğu ortadadır.Hatta Ebu Şihab ez-Zuhri:”-Emirler bizi zorlayıncaya kadar biz ilmi yazmaktan nefret ediyorduk.” İfadesiyle ezberin daha ön planda olduğu anlaşılabilir.
   İbn Kuteybe’ye göre hadis yasağı iyi yazı bilmeyenlere mahsustu. Okuma ve yazmasında problem olmayanlara izin verilmiştir. Hadislerin yazımıyla ilgili örnek bir liste vermek gerekirse şu teşebbüsleri sıralanabilir:1.Hz.Ebu Bekir’in  sahifesi   2.Hz.Sa’d b.Ubade’nin sahifesi  3.Hz.Abdullah b.Mesud’un sahifesi  4.Hz.Ali’nin sahifesi  5.Hz.Ebu Hureyre’nin sahifesi  6.Hz.Semure b.Cündeb’in sahifesi  7.Hz.Abdullah b.Amr’ın sahifesi  8.Hz.Abullah b.Ömer’in sahifesi  9.Hz.Cabir b.Abdullah’ın sahifesi  10.Hz.Hemam b.Münebbih sahifesi
   Hz.Hemam b.Münebbih sahifesinden kısaca bahsetmek yararlı olacaktır.Hemam’ın sahifesinde bulunan her hadis Kütüb-i Sitte’de  kelimesi kelimesine aynen yer aldığı tesbit edilmiştir. Hz.Peygamber hayatta iken hadislerin yazılmadığını düşünenler Kütüb-i Sitte’yi derleyen hadis bilginlerini sahtekarlıkla suçlamışlardır. Ancak onların derledikleri hadisleri harfi harfine yer verdikleri Hemam sahifesinden de anlaşılabilir.
SONUÇ
   Hadisler Hz.Peygamber hayatta iken de yazılmış ve ezberlenmiştir.İzni  veren Allah rasulunün bizzat kendisidir.Ancak hadislerin gerek ravi ve gerekse metinleri üzerinde yapılan çalışmalarda Kütüb-i Sitte’de yer alan eserlerde hadislerin farklı sayılarda oluşu ve değerleri bakımından farklı sınıflara dahil edildikleri de ortadadır. Mevzu hadislerle,sahih olanların ayrılması son derece ciddi bir iştir.Mevzu hadisleri ileri sürerek hadislerin tamamını reddetmek ne kadar insafsız ise sahih zannedilen uydurma hadislerin de olabileceği kabul edilmelidir. Ancak bunların tesbit ve değerlendirmesin de sahabe titizliği gerektirdiği ortadadır.

  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder