SÜNNETİN KAYNAK OLMASI
TARTIŞMALARI
Kur’an-ı Kerim’in ana kaynak olduğu konusunda hiçbir tartışma söz konusu
değildir. Kur’an ana kaynak olmanın yanında sünnet, icma , kıyas gibi dini
delillerin kaynağı ve temel çerçeveyi çizen temel kaynaktır.
Sünnetin tanımlanması konusunda İslam bilginleri ilgili oldukları alana
göre tanımlama yoluna gitmişlerdir.Örneğin,hadisçiler sünneti “Şer’i hüküm
bildirsin veya bildirmesin,Hz.Peygamberin sözleri,fiilleri,takrirleri ve O’nun
hayatına ilişkin bilgilerdir.” Diye tanımlarken,fıkıh usulcüleri,”Kur’an
dışında peygamberin şer’i hüküm teşkil eden söz,fiil ve takrirleridir.” Diye
tanımlamışlardır.(1)
Hz.Muhammed (SAV)’in sünnetine ilk itiraz Zu’l Huvayrısa(2)
tarafından yapılmıştır. Huneyn günü Hz.Peygamberin ganimet taksiminine razı
olmayarak:”-Bu Allah’ın gözettiği bir taksim değildir.Adil ey Muhammed!”
Demiş,Hz.Peygamber de ona:”-Ben adil olmazsam kim adil olur?” cevabını
vermiştir.
Kur’an’ı tek ve yeterli kaynak olarak görme fikirlerine örnek Tabiin
döneminde rastlıyoruz. Mutarrif b.Abdillah eş- Şıhhıre’e(ö.H.87) birisi,”-Bize
Kur’an’dan başka bir şeyden bahsetme” demiş,o da “-Allah biliyor ki
biz,Kur’an’ın yerine geçecek bir şey istemiyoruz. Biz Kur’an’ı bizden iyi bilenin(SÜNNETİN)
peşindeyiz.” Demiştir.Hicri II.Asırda sünnet karşıtı eğilimlerin arttığı
kaydedilmiştir.İmam Şafii’ böyle bir tartışmayı el-Umm isimli kitabında yer
vermiştir.(3) Hadisleri ilk
olarak reddetme eğlimini Hariciler ve Mutezile ile ortaya çıktığını söylemek
yararlı olacaktır.Ancak bu itirazları sınırlı sayıda hadise yöneliktir.
Sünneti kaynak olarak görmeme eğilimlerinin ortaya çıktığı dönemlerde, sünneti
kaynak olarak görenlerin bu itirazlara cevap verdikleri görülmektedir.
Yukarıdaki örnek olayda”- Biz Kur’an’ı bizden iyi bilenin(Sünnet) peşindeyiz.”
İfadesi bunu göstermektedir.
Günümüzde sünneti tamamen reddettiği söylenen gurup Pakistan kökenli
“Ehl-i Kur’an” dır.Ancak onlar bile aralarında bazı hadislerin reddi konusunda
anlaşmazlığa düştükleri ifade edilmektedir. Modernist yaklaşımcılardan
Abduh,Reşid Rıza,Taha Huseyn,Halife Abdulhakim hadislerden mehdi,kader,fiten
gibi konulara ait hadisleri reddettikleri,diğer hadisleri reddetmedikleri
anlaşılmaktadır.(4)
Hadislerin toptan reddinin oluşturacağı en büyük eksiklerden birisi
esbab-ı nüzulle ilgilidir. Ayetlerin iniş nedenleri bir çok ayetin anlaşılmasın
kolaylaştırmakta, ayetler nüzul sebeplerini öğrendikten sonra aydınlanmaktadır.
SÜNNETİN KAYNAK OLUŞU
Hz.Peygamber(SAV)’in ve sünnetin tahrim yetkisi ve kaynak olması
bakımından durumu günümüzde tartışmalara neden olmaktadır. Sünnetin kaynak
olamayacağı, Kur’an’ın tek kaynak olduğunu ileri sürenlerin dayandığı ayetlerden
birisi, ” Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan
kuşlardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi topluluklardır. Biz o kitapta hiçbir
şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna
getirilecekler.”(En’am/38)
Ayette geçen,” Biz o kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. “ ifadesi
açık bir şekilde tek kaynağın Kur’an olduğunu ifade ettiğinden Kuran başka bir
kaynağın olamayacağını ileri sürmüşlerdir.
Modernistlerden Reşid Rıza, Menar’da ayette geçen “Kitap” ‘ın,Ümmü’l
Kitap,Levh-i Mahfuz,Kur’an,İlm-i İlahi anlamlarına gelebileceğini ifade
eder.Kitap,kelimesinin ayette “Kur’an” anlamında kullanıldığı net değildir.
Ayetin önce ve sonrasına da bakıldığında Kur’an anlamının çıkarmanın zor olduğu
anlaşılmaktadır. Kur’an olarak anlaşılsa bile bu sünnetin gereksiz olduğu
düşüncesini uyandırmaz. Tafsilata ait pek çok bilginin Kur’an’da bulunmadığı
açıktır. Reşit Rıza bu ayete dayanarak ”Kur’an her bilgiyi ihtiva eder.”
Düşüncesini reddeder.(5)
Sünnetin kaynak olarak kullanılamayacağını iddia edenlerin ileri sürdüğü
ayetlerden birisi de Nahl/116.Ayettir.Ayettin meali şöyledir:” Dillerinizin
uydurduğu yalana dayanarak "Bu helâldir, şu da haramdır" demeyin,
çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz. Kuşkusuz Allah'a karşı yalan
uyduranlar kurtuluşa eremezler.” (Nahl/116) Zikir edilen ayette Rasulallah’ın
helal-haram kılması ile bir ifade görülmemektedir. Burada hedef peygamber
değil, ayette konu edilen insanların keyfi helal-haram nitelemeleridir.(6)
Sünnet karşıtlarının ileri sürdüğü delillerden biri de ”Hüküm
Allah’ındır.” İfadelerinin geçtiği ayetlerdir. Bu ayetlerin mealleri şöyledir:”
De ki: Şüphesiz ben Rabbimden gelen apaçık bir delile dayanıyorum. Siz ise onu
yalanladınız. Çabucak gelmesini istediğiniz (azap) benim yanımda değildir.
Hüküm ancak Allah'ındır. O hakkı anlatır ve O, doğru hüküm verenlerin en hayırlısıdır.”(En’am/57)
“Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı
birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında herhangi bir
delil indirmemiştir. Hüküm sadece Allah'a aittir. O size kendisinden başkasına
ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu
bilmezler.”(Yusuf/40)
“Sonra şöyle dedi: Oğullarım! (Şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı
ayrı kapılardan girin. Ama Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi sizden savamam.
Hüküm Allah'tan başkasının değildir. (Onun için) ben yalnız O'na dayandım.
Tevekkül edenler yalnız O'na dayansınlar.”(Yusuf/67)
Bu ayetlerden sünnetin kaynak olamayacağına dair nasıl bir hüküm
çıkarılıyor, değerlendirmeyi okuyanlara bırakıyorum.
Kur’an-ı Kerim’de Hz.Peygamber(SAV)’in sünnetini konu alan ayetler vardır. ” Andolsun ki
içlerinden, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan)
kendilerini temizleyen, kendilerine KİTAP ve HİKMET öğreten bir Peygamber
göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce
onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler.” (Al-i
İmran/164) Ayette geçen Hikmet
kelimesinin Sünnet olduğu konusunda ittifak vardır.Eş-Şafii,”-Hikmet
Hz.Peygamberin sünnetidir.” Demiştir.(7) Ayette kitap ve hikmetin ayrı olarak
zikerdilmesi, kitap ve hikmet ayrı iki kaynak olduğunun açık belgesidir.
Hz.Peygamberden bahseden Araf/157 . Ayette: “…işte o Peygamber onlara
iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis
şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir…”
denilir. Hz.Peygamberin görevinin bir kaynağı Kur’an,diğer kaynağı ise hikmet
olduğu açıktır.
Ayette helal ve pis olanın haram kılınma yetkisi Hz.Peygambere
bırakılmıştır. Peygamberimize burada verilmiş olan temel ilke helal-pis
olandır.Hz.Peygamber bu ilkeleri değerlendirerek helal ve haramlar Müslümanlara
öğretmiştir.En’am /145 “De ki: Bana vahyolunanda, leş veya akıtılmış kan yahut
domuz eti -ki pisliğin kendisidir- ya da günah işlenerek Allah'tan başkası
adına kesilmiş bir hayvandan başka, yiyecek kimseye haram kılınmış birşey
bulamıyorum. Başkasına zarar vermemek ve sınırı aşmamak üzere kim (bunlardan)
yemek zorunda kalırsa bilsin ki Rabbin bağışlayan ve esirgeyendir.” Ayeti Araf/157 ’le açıklığa kavuşmuş oluyor.
Sünnetin teşri yetkisi olmadığını savunanların unuttuğu Kur’an’a bir
bütün olarak bakmayıp, Sünnetin amacını görmezden gelmeleridir. Ayrıca
kendilerine tanıdıkları hüküm çıkarma yetkisini neden Peygamber(SAV)
tanımadıkları da tartışma konusudur.
Diğer bir ayette de Peygamber (SAV)’in tahrim yetkisinden bahsedilir: “-Kendilerine
Kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Resûlünün
haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle,
küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın.” (Tevbe/29) Ayette geçen
Rasulun haram kılma yetkisini yok sayabilir miyiz?
Sünnet Kur’an karşısında bir güç yada ortak değildir.Hz.Muhammed (SAV)
Kur’an’ın çizdiği ilkeler içinde yetkisini kullanmıştır. Kur’an’la çelişik
sünnetten bahsedilemez.En’am/145 ‘te
haram edilen, “leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki pisliğin
kendisidir- ya da günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilmiş bir
hayvan” dışında ehl-i eşek,yırtıcı hayvan ve yırtıcı kuşların
haram edilmesi helal ve pis olma ilkesine göre haram kılnmıştır.Namaz
rekatları,yolcu namazı,zekat nisapları ve verilme oranları,hac menasiki,namazın
kılınışı,kadınların özel durumları ile ilgili bir çok konu sünnetle
öğretilmiştir. Sünnetin kaynak kabul edilmemesi gibi durumda benzer konularda
hüküm yetkisi kime ait olacaktır? Bu yetkiyi kullanacak kişi yada merci
Peygamber(SAV)’e tanımadığı yetkiyi hangi hakla kullanacaktır?
SONUÇ
Hz.Peygamberin(SAV), Allah’ın kendisine verdiği yetkiye dayanarak Kur’an’la
açıklanmayan konularda “haram” kılma yetkisi vardır. Peygamberimiz kimi zaman
olaylar karşısında kişisel kanaatlarını da kullanmış bazen de uyarılmıştır.
Peygamberimizin bir peygamber olarak böyle bir yetkiyi kullanamayacağını
bilmemesi mümkün değildir. Ehl-i sünnet mezhepleri ve Caferiler hüküm istibat
etmede sünneti kaynak olarak kabul etmişlerdir. Hatta Şafii Kur’an’la sünneti
amir olması bakımından bir görür.İmam-ı Azam hüküm çıkarmada Kur’an’da
bulunmayan meselelerin çözümünde sünnete baş vurduğunu ifade eder.(8)
Talat TÜRKMEN/ANKARA
(1) İslam Düşüncesinde Sünnet,Kırbaşoğlu,Hayri
s.47,Fecr Yay.1993
(2) İslam Düşüncesinde Sünnet,Kırbaşoğlu,Hayri
s.147,Fecr Yay.1993
(3)”Hüküm Allahındır.” Diyerek Hz.Ali’den ayrılan
Haricilerin elebaşlarındandır.
(4)Kırbaşoğlu,s.135
(5)Kırbaşoğlu,s.150
(6)Hadisin Doğuş ve GelişimTarihine Yeniden Bakış
(7)Hadis Tarihi,Koçyiğit,Talat s.13,1981
(8)Muhammed Ebu Zehra,Ebu Hanife,D.İ.B.Yay.s.288