KÜRESELLEŞME Mİ
EMPERYALİZM Mİ?
Ulaştığımız hızın dünyamızı ve insanlığı nereye götüreceğine dair bir
tahminde bulunamıyorum. Buharlı makinaların devreye girmesiyle hayatımızda
başlayan hızlanma, bu gün hayatımızı nerelere taşımış bulunmaktadır… Bu
değişime neden olanlar acaba işlerin bu noktaya geleceğini tahmin etmişler
miydi? İnternetin hayatımıza girmesiyle e-ticaret sınır tanımaz bir genişlikte
sürüyor. Anlık anlaşmalar yapılabiliyor. Ticari ilişkiler artık “uluslar arası”
ndan daha öte ulus üstü bir boyutta ilerliyor: Küreselleşme
Küreselleşme nasıl tanımlanırsa tanımlansın gerçek şu ki, sınırlar
aşılmıştır. Şirketlerin ulaşamayacağı ülke ve imkan neredeyse kalmamış gibidir.
Büyük şirketler için imkan bulunan her ülke yatırım alanıdır. ABD, Çin,
Japonya, Endonezya fark etmez. Kullandığımız bir eşyanın üretildiği ülke çıkış
kaynağı değildir. Japonya Çin’de en önemli teknolojik aletleri
üretebilmektedir. ABD spor giyim markalarının bazılarını Çin’de üretmektedir.
Kendisi bir şey katmasa bile ithal edebildiği her türlü alet ve araç montajını
yapabildiği hatta yaptırabildiği takdirde ülkenin adına kayıtlanabilmektedir.
İşte bunun adına küreselleşme denilmektedir. Küreselleşme aynı zamanda küresel
şirketlerin birlikte hareketlerini de sağlamıştır.
Hiç şüphesiz küreselleşmenin var olabilmesi, kapitalizm ve serbest
piyasa ekonomisine bağlı olagelmiştir. 1989 ‘ da doğu blokunun çökmesi “uluslar
arası” ’nın küreselleşmeye evirilmesini sağlamıştır. Uluslar arasından söz
edebilmek için, ülke şartlarının kurallarının işlediği bir sistemin işlerlik
kazanması gereklidir. Küreselleşme ise kendi kurallarını gittiği ülkeye
yerleştirir. Küresel sistem yerleştiği ülkede siyasal sistemden bağımsız olarak
var olmak , bütün sistemlerin üstün bir değer haline gelmek ,hatta denetimden
de uzaklaşmak istemektedir. Bunu sağlamak için ulus hukukundan ayrı bir ticaret
hukuku gerekliydi. Dünya Ticaret Örgütü (WTO) amaca hizmet etmek için 1996’da
kuruldu. Akla gelen soru şudur: Küreselleşme ekonomik bir faaliyet midir, yoksa
emperyalizmin en önemli silahı mıdır?
Artık kapitalizm tüm duvarları
aşmış, kapıları açmıştır. Neo liberalizm, gittiği tüm ülkelerde işleyen sistemi
devre dışı bırakarak, sistemini WTO ile yerleştirmiştir:
*Devlet mal üretimi ve ticaretle uğraşmamalıdır. Bu alan şirketlere
bırakılmalıdır.
*Devlet piyasaya müdahale etmemelidir.
*Özelleştirme
Neo-Liberal ekonomilerde rekabet kamu yararından daha çok küresel
şirketlerin çıkarı üzerine işleyen sistem bir görüntüsü arz etmektedir. Çünkü
büyüme, kar şirketlerin olmazsa olmazıdır.
İki fikir adamı bir düşünce etrafında anlaşamazken , küresel şirketler
gittikleri ülkelerde kendileri gibi para kazanmak isteyen kurumlarla aynı dili
konuştuklarından ötürü kolayca anlaştılar.Hatırlayalım, Avrupalılar “Altına
Hücum” ettikleri ABD’ de yerlilerden daha çok “yerli ve milli” oldular. Çünkü
kendileri gibi zengin olmak isteyenleri buldular. Soralım:
KÜRESELLEŞME Mİ EMPERYALİZM Mİ?