2 Ekim 2025 Perşembe

GAZZE’YE BARIŞ MI GELİYOR,VESAYET Mİ?

 

 GAZZE’YE BARIŞ MI GELİYOR,VESAYET Mİ?

Trump’ın önerdiği plan ne vadediyor, neyi gizliyor?

Talat TÜRKMEN

 Donald Trump, Gazze için 20 maddelik kapsamlı bir barış planı önerdi. Plan, ilk bakışta barışçıl bir vizyon çiziyor: ateşkes, rehinelerin serbest bırakılması, Gazze’nin silahsızlandırılması ve yeniden inşası. Ancak biraz daha yakından bakıldığında, bu vizyonun ne kadar "barışçıl" olduğu, kimin için olduğu ve hangi bedeller karşılığında sağlanacağı ciddi tartışmalara açık.

 Planın temel fikri şu: Hamas’ın tamamen tasfiye edildiği, Gazze’nin terörizmden “arındırıldığı”, yeniden yapılandırıldığı ve uluslararası gözetim altında yönetildiği yeni bir düzen. Buna karşılık halkın kendi siyasi kaderine doğrudan etkisi büyük ölçüde azaltılıyor. Dahası, bu sürecin lideri kim olacak derseniz, Trump’ın bizzat başında olacağı bir “Barış Kurulu” öngörülüyor. Tony Blair gibi isimlerin adı geçiyor.

 Bu noktada akla şu soru geliyor: Barış mı bu, yoksa yeni bir vesayet sistemi mi?

 Egemenlik Kimin?

 Planın kilit unsurlarından biri, Gazze’nin geçici olarak bir “teknokrat komite” tarafından yönetilmesi. Bu yapı, seçilmiş temsilcilerden değil, “tarafsız” olduğu iddia edilen yöneticilerden oluşacak. Ancak tarafsızlık kadar meşruiyet de önemli. Söz konusu yapı halkın doğrudan onayını almadan göreve gelirse, bu durum egemenliğin doğrudan ihlali anlamına gelir.

 Yine “geçici” olarak tanımlanan uluslararası istikrar gücü (ISF) Gazze’ye konuşlandırılacak. Silahsızlanmayı denetleyecek, sınır güvenliğini sağlayacak ve yerel polis teşkilatını eğitecek. Peki bu güç kime karşı sorumlu olacak? Ne kadar kalacak? Görev sınırları ne? Bu soruların yanıtı henüz belirsiz.

 Hamas Gidecek, Peki Yerine Ne Gelecek?

 Trump’ın planı Hamas’a af teklif ediyor ama yönetime hiçbir şekilde geri dönmesini istemiyor. Plan, Hamas’ı hem askeri hem siyasi olarak sahneden silmek istiyor. Ancak bu, ciddi bir siyasi boşluk yaratır. Yerine önerilen şey; seçilmemiş teknokratlar ve dış denetim. Halkın iradesi, oy hakkı, siyasi temsili planın hiçbir yerinde güçlü şekilde yer almıyor.

 Hatırlayalım, Lübnan’da da benzer bir tablo var: güçsüz merkezi yönetim, dış aktörlerin nüfuzu ve sahada fiili otorite sahibi silahlı gruplar. Eğer bu plan uygulanırsa, Gazze’nin Lübnanlaştırılması ihtimali hiç de uzak değil. Hatta bazı yönleriyle daha da ileri: Lübnan’da en azından tanınmış bir devlet var. Gazze’de önerilen yapı, bir tür “idare edilen bölge” formuna daha yakın.

 Barış Kurulu: Sembolik mi, Sömürgeci mi?

 Trump’ın başında olacağı ve Tony Blair gibi isimlerin içinde yer alacağı Barış Kurulu, hem sembolik hem fiili anlamda ciddi bir güç odağı olacak. Bu kurul, Gazze'nin yeniden inşasından güvenliğine kadar pek çok konuda belirleyici olacak. Sorun şu: Yerel halkın bu yapıya katılımı yok denecek kadar az. Halkın kaderini yine dışarıdan aktörler belirliyor.

 Bu tür yapıların geçmişteki örnekleri hep aynı sonucu verdi: Geçici olarak kurulan denetim mekanizmaları kalıcılaştı, dış destekler bağımlılığa dönüştü, yerel siyasi irade gelişemedi.

  Planın Artıları da Var

 Elbette planın olumlu tarafları da var. Ateşkesin sağlanması, insani yardımların hızla gönderilmesi, altyapının onarılması ve esirlerin serbest bırakılması gibi maddeler acil ihtiyaçlara yanıt veriyor. Ancak bu adımlar, siyasi çözümün ikamesi olamaz. Barış sadece suskunluk değildir; adalet, temsil ve egemenlik gerektirir.

 Çözüm Ne Olabilir?

 Bu plan tamamen kötü niyetli ya da uygulanamaz değil. Ancak başarılı olmasının tek yolu var: Yerel halkın iradesine ve temsilcilerine gerçek anlamda yer vermek. Geçici yapılar, açık çıkış kriterleriyle sınırlandırılmalı. Barış Kurulu yalnızca danışma organı olmalı, karar mekanizmaları Filistinlilerde olmalı. Yeniden inşa projeleri yerel kapasiteye ve sivil topluma dayandırılmalı.

 Sonuç: Özgür yönetilen Bir Gazze mi?

 Trump’ın planı, kağıt üzerinde çatışmayı sonlandırmak istiyor. Fakat bu haliyle, Filistin halkının kendi geleceğini belirleme hakkını geri vermektense, onu bir tür uluslar arası himaye  ( protektora ) sistemine dahil ediyor. Bu da barıştan çok, uzun süreli bir dış denetim düzeni anlamına gelebilir. Asıl olan Filistin’in, Filistinlilerce kaderinin belirlenmesidir; dış faktörler eliyle değil. Aksi sömürülen bir Filistin’dir. Bunu Filistinliler kabul etmezler.

 Gazze’nin ihtiyacı olan şey sadece sessizlik değil; özgürlük, temsil ve onurlu bir gelecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder