GAZZE’YE BARIŞ MI
GELİYOR,VESAYET Mİ?
Trump’ın önerdiği plan ne vadediyor, neyi gizliyor?
Talat TÜRKMEN
Donald Trump, Gazze için 20 maddelik kapsamlı bir barış planı önerdi.
Plan, ilk bakışta barışçıl bir vizyon çiziyor: ateşkes, rehinelerin serbest
bırakılması, Gazze’nin silahsızlandırılması ve yeniden inşası. Ancak biraz daha
yakından bakıldığında, bu vizyonun ne kadar "barışçıl" olduğu, kimin
için olduğu ve hangi bedeller karşılığında sağlanacağı ciddi tartışmalara açık.
Planın temel fikri şu: Hamas’ın tamamen tasfiye edildiği, Gazze’nin
terörizmden “arındırıldığı”, yeniden yapılandırıldığı ve uluslararası gözetim
altında yönetildiği yeni bir düzen. Buna karşılık halkın kendi siyasi kaderine
doğrudan etkisi büyük ölçüde azaltılıyor. Dahası, bu sürecin lideri kim olacak
derseniz, Trump’ın bizzat başında olacağı bir “Barış Kurulu” öngörülüyor. Tony
Blair gibi isimlerin adı geçiyor.
Bu noktada akla şu soru geliyor: Barış mı bu, yoksa yeni bir vesayet
sistemi mi?
Egemenlik Kimin?
Planın kilit unsurlarından biri, Gazze’nin geçici olarak bir “teknokrat
komite” tarafından yönetilmesi. Bu yapı, seçilmiş temsilcilerden değil,
“tarafsız” olduğu iddia edilen yöneticilerden oluşacak. Ancak tarafsızlık kadar
meşruiyet de önemli. Söz konusu yapı halkın doğrudan onayını almadan göreve
gelirse, bu durum egemenliğin doğrudan ihlali anlamına gelir.
Yine “geçici” olarak tanımlanan uluslararası istikrar gücü (ISF)
Gazze’ye konuşlandırılacak. Silahsızlanmayı denetleyecek, sınır güvenliğini
sağlayacak ve yerel polis teşkilatını eğitecek. Peki bu güç kime karşı sorumlu
olacak? Ne kadar kalacak? Görev sınırları ne? Bu soruların yanıtı henüz
belirsiz.
Hamas Gidecek, Peki Yerine Ne Gelecek?
Trump’ın planı Hamas’a af teklif ediyor ama yönetime hiçbir şekilde
geri dönmesini istemiyor. Plan, Hamas’ı hem askeri hem siyasi olarak sahneden
silmek istiyor. Ancak bu, ciddi bir siyasi boşluk yaratır. Yerine önerilen şey;
seçilmemiş teknokratlar ve dış denetim. Halkın iradesi, oy hakkı, siyasi
temsili planın hiçbir yerinde güçlü şekilde yer almıyor.
Hatırlayalım, Lübnan’da da benzer bir tablo var: güçsüz merkezi
yönetim, dış aktörlerin nüfuzu ve sahada fiili otorite sahibi silahlı gruplar.
Eğer bu plan uygulanırsa, Gazze’nin Lübnanlaştırılması ihtimali hiç de uzak
değil. Hatta bazı yönleriyle daha da ileri: Lübnan’da en azından tanınmış bir
devlet var. Gazze’de önerilen yapı, bir tür “idare edilen bölge” formuna daha
yakın.
Barış Kurulu: Sembolik mi, Sömürgeci mi?
Trump’ın başında olacağı ve Tony Blair gibi isimlerin içinde yer
alacağı Barış Kurulu, hem sembolik hem fiili anlamda ciddi bir güç odağı
olacak. Bu kurul, Gazze'nin yeniden inşasından güvenliğine kadar pek çok konuda
belirleyici olacak. Sorun şu: Yerel halkın bu yapıya katılımı yok denecek kadar
az. Halkın kaderini yine dışarıdan aktörler belirliyor.
Bu tür yapıların geçmişteki örnekleri hep aynı sonucu verdi: Geçici
olarak kurulan denetim mekanizmaları kalıcılaştı, dış destekler bağımlılığa
dönüştü, yerel siyasi irade gelişemedi.
Planın Artıları da Var
Elbette planın olumlu tarafları da var. Ateşkesin sağlanması, insani
yardımların hızla gönderilmesi, altyapının onarılması ve esirlerin serbest
bırakılması gibi maddeler acil ihtiyaçlara yanıt veriyor. Ancak bu adımlar,
siyasi çözümün ikamesi olamaz. Barış sadece suskunluk değildir; adalet, temsil
ve egemenlik gerektirir.
Çözüm Ne Olabilir?
Bu plan tamamen kötü niyetli ya da uygulanamaz değil. Ancak başarılı
olmasının tek yolu var: Yerel halkın iradesine ve temsilcilerine gerçek anlamda
yer vermek. Geçici yapılar, açık çıkış kriterleriyle sınırlandırılmalı. Barış
Kurulu yalnızca danışma organı olmalı, karar mekanizmaları Filistinlilerde
olmalı. Yeniden inşa projeleri yerel kapasiteye ve sivil topluma
dayandırılmalı.
Sonuç: Özgür yönetilen Bir Gazze mi?
Trump’ın planı, kağıt üzerinde çatışmayı sonlandırmak istiyor. Fakat bu
haliyle, Filistin halkının kendi geleceğini belirleme hakkını geri vermektense,
onu bir tür uluslar arası himaye (
protektora ) sistemine dahil ediyor. Bu da barıştan çok, uzun süreli bir dış
denetim düzeni anlamına gelebilir. Asıl olan Filistin’in, Filistinlilerce kaderinin
belirlenmesidir; dış faktörler eliyle değil. Aksi sömürülen bir Filistin’dir.
Bunu Filistinliler kabul etmezler.
Gazze’nin ihtiyacı olan şey sadece sessizlik değil; özgürlük, temsil ve
onurlu bir gelecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder