22 Haziran 2024 Cumartesi

28 ŞUBAT NOTLARI

 28 ŞUBAT NOTLARI

   28.Şubat.1997’de Ortaklar’da öğretmendim. Sanıyorum Aralık.1996 içindeydi. Nöbetçi olduğum bir gün sabah okul bahçesine girdiğimde bahçe içindeki Atatürk büstünün muhtelif yerlerinden kırılmış olduğunu gördüm. Benden önce gelen arkadaşlar bu olay karşısında ne yapacaklarını tartışıyorlardı. Öncelikle karşılaştığımız bu olayı nöbet defterine kaydettik. Okul müdürü İ.Ç de kısa bir süre sonra geldi. Okul müdürü okula gelir-gelmez ilk yaptığı şey nöbet defterini koltuğuna aldığı gibi odasına gitti. İyi ki nöbet defterine yazmışız. Çünkü bazı arkadaşlar müdürü bekleme tarafındaydı. Müdür olayı haber verdi. Ardından il,ilçedeki jandarma, milli eğitim, kaymakamlık, valilik ve emniyet bürokrasisini oluşturan kişiler bir saat içinde okuldaydılar. Durum tespit edildi. Aydın il emniyet müdürlüğünden bir polis şefi büstün sökülerek yenisinin takılmasını istedi. Görevli polislerden bazıları yeni büstü getirerek kırılan büstle değiştirdiler. Daha sonra o büstte büyüğü ile değiştirildi. Sonrası vurun abalıya….

…………..

   28.Şubat sonrasıydı. Yazılı sınavları yaptığımız günlerdi.Okulumuzda fotokopi makinesi olduğu için şanslıydık. İdareci arkadaşlardan birisi fotokopileri çeker adedini bir deftere kaydederdi. Benim soruları da son ders saatinde çoğalttık. Soruları öğretmen odasındaki dolabıma koydum.Sabah okula geldiğimde dolabımın açılmış,soruların karıştırılmış,bazı soru kağıtlarının kıyısından,köşesinden yırtılmış olduğunu gördüm. Soruları çoğaltan idareci arkadaşı öğretmen odasına çağırarak durumu gösterdim.Hiç bir şey demedi,odasına gitti….

………..

   Ailemle birlikte Aydın’da bir arkadaşı ziyarete gitmiştik. Çay faslı sırasında bir öğretmen arkadaşta ailesi ile oraya geldi; tanımıyordum. İsmimi söyleyince Ortaklar Lisesi’nde mi çalıştığımı sordu. Evet,deyince”Aydın’da BÇG toplantılarına öğretmen olarak katıldığını orada Ortaklarda çalışan bir öğretmenin, benim,eşimin ve diğer din dersi öğretmenleri ve eşlerinin adını zikrettiğini ifade etti.Hakkımızda bir anlamda ihbarda bulunan öğretmenin de İsmini de söyledi.Dikkat etmemi ifade etti.”

…………

   28.Şubat sonrası Ortaklar Anadolu Lisesi lojmanlarında oturuyorduk. Öğretmen lisesi idarecilerinden H.Ö Beni yanına çağırarak eşimin en az beş gün rapor almasını mümkünse dışarıda görünmemesini, istedi. Nedenini sorduğumda,”-Nedenini sorma. Cevap veremem. Ancak, rapor, izin ne olursa eşimin dışarı çıkmamasını sıkı sıkı tembihledi. O gün sağlık ocağında aksiliği ile bilinen bir doktor vardı. Durumu kendisine söyleyince hiç sormadan 5 günlük rapor yazdı(Sağolsun).Eşim beş gün pek dışarıda görünmedi. Eşim başörtülüydü….

………

   Okula geldiğim bir zamanda,bahçede lacivert brodway marka bir araba duruyordu.Okula girerken polis olduğu her halinden belli olan bir kişi okuldan çıktı,arabaya binerek gitti.Onu uğurlayan müdür yardımcısı A.A ya kim olduklarını sordum:-Bir süredir seninle ilgili bir dosyayı yürütüyordu.Bitirdi,gidiyor,dedi.Ne dosyası dedim,-Boş ver, dedi.Sonuç nedir,dedim.”-Bir şey yok,dosyayı kapattılar,gittiler.Dedi.Meğer bir süredir,bazı idarecilerle,öğrencilerle velilerle hakkımda 

görüşmüşler.Dolabımdan soruların alınması,eşimin 5 gün evde kapalı kalması bu yüzdenmiş…A.A’ya epey sitem ettim.Güya arkadaştık…

…….

    Öğretmen Lisesi’nde idareci olan kapı komşum Z.A aynı dönemlerde farklı olaylar yaşadı. O dönemlerde Tercüman Gazetesi’nde yazan Ahmet Kabaklı’nın bir köşe yazısın sınıfta okuyup,çoğaltıp dağıttığı için hakkında suç duyurusunda bulundular.Muhtemelen okuldaki jurnalci öğretmenlerden biriydi bunu yapan. Komşum bir gün elinde bir grup kitapla evime geldi. Sıkıntılıydı.Bu kitapların bir süre bende kalmasını istedi. Kitaplar meşru yayınevlerinde basılmış edebi kitaplardı. Yine de endişeleniyordu. Sabah vakitlerinde bir gurup jandarma evin etrafını sardılar,Z.A’yı iki jandarma arasında idare binası ile evi arasında öğrencinin içinde yürüttüler, gören komşumun terörist olduğunu sanırdı. Edebiyat öğretmeni olarak önemli gördüğü  Ahmet Kabaklı’nın bir köşe yazısını öğrencilere okuyarak, dağıtmıştı. Suçu buydu….Ahmet Kabaklı Z.A’nın yaşadığı bu olay üzerine köşesinde sert bir yazı yazdı. Komşum ondan sonra çok kalmadı tayin istedi gitti….

……..

    1999’da Ankara’ya tayin oldum. Okula başladığım günlerde müfettişler geldi.Bu müfettişlerden birisi de beni teftişe geldi. Tanımıyordum. Galiba o beni tanıyordu. Ön yargılıydı. Konuyu tahtaya yazdım, bana yüksek bir sesle”-Geç bunları ,sen öğrencilere laikliği anlat.” Dedi. ”Peki dedim, laikliği anlattım. İlgiyle dinledi. Her haliyle beni tarttığı belli oluyordu. İyi anlatamadım galiba ben hariç tüm öğretmenlere takdir,teşekkür yazmışlar…

………

   Yeni atadığım okulda ilk günlerde yaşadığım olaylardan biri de öğretmen odasında Z.Hanımın yaşadıklarıdır.Öğretmen odasına girerken daha kapı dışında bir tartışmanın olduğunu anladım.Okulda gedikli olduğu anlaşılan bir bayan öğretmen,geçici görevle okula bulunan öğretmene çıkışıyor.Baş örtüsü ile öğretmenler odasında oturamayacağını söylüyordu.O da böyle bir şey söylenecekse bunu okul müdürünü söylemesi gerektiğini,onun karışmayacağını ifade ediyordu.O esnada üç bayan öğretmen başörtülü öğretmene çıkışana sert şekilde,kimsenin kılı-kıyafetine karışma hakkı olmadığını okul müdür olduğunu söylediler,azarladılar.Bu öğretmen hemen sustu.Meğer  bu öğretmenlerden ikisi asker eşiymiş.Bunlardan D.F Hakkın rahmetine kavuştu.Bu yürekli iki bayan öğretmen mazluma sahip çıktılar.Allah razı olsun…

   28.Şubat hepimizin içinde kırgınlıklar bıraktı.Eminim hepinizin böyle hatıraları olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder