Hiç kuşkusuz ki Kur’an-ı Kerim’in İslam Dininin ana kaynağıdır. Diğer kaynaklar Kur’an’a dayanmak ve onunla çelişik olmamak mecburiyetindedirler. Bundan dolayı Hz.Aişe, Resul-i Ekrem(SAV) için”-Onun ahlakı KURAN’dı.” Dedi.
Kur’an’ın kimliği ve sıhhati konusunda da bir şüphe yoktur. Fakat Kur’an’ın anlaşılması konusunda Müslümanların anladıkları, Kur’an arasındaki uygunluk , bire bir örtüşme durumu ne kadar mümkün olabilmektedir. Elimizdeki tefsir ve mealler Müslümanlara Kur’an’ı ne kadar doğru tanıtabilmektedirler? Kur’an’ı tefsir etmek demek “Allah bu ayette şu manayı kastetti, demekle eşdeğerdir(Prof.Dr.M.Öztürk) Kur’an-ı gerçek anlamda tefsir eden sahabiler, Kur’an’ın nüzulüne ve hayata vukufiyetine tanıklık etmişlerdir. Günümüzde yapılan meal ve tefsirler “Bana göre ayetin şu manayı ifade ediyor olması muhtemeldir” demekle eşdeğerdir. ”Yani bunlar birer te’vil’den öte gidemez. Bağlayıcı olması ise Kur’an’ın anlamına ne kadar yakın olduğu ile ilgilidir. Eline Kur’an-ı Kerimi alıp kendi görüşüne göre yorumlayan birinin Kur’an’ın kastettiği anlam ile meallendirenin verdiği anlam arasında ne kadar isabet vardır? Bu anlamlandırma ne kadar bağlayıcı olur? Günümüzde İslam’ı salt Kur’an’dan anlayalım demek mealcilerin düşün dünyasındaki anafora kapılıp gitmekten başka bir şey olmayacaktır galiba. İşari ve modernist yorumlara hiç dokunmuyoruz. İlginçtir, ilk meal II.Meşrutiyet yıllarında Zeki Meğamiz isimli bir Hristiyan tarafından yapılmış. Bu meal Arabistan’da Osmanlıyı kötülemek için bir koz olarak kullanılmış.
Hristiyan dünyasında Martin Luter’le başlayan “Sadece Kutsal Kitap” düşüncesi İncilin tüm Hristiyanlarca aracısız anlaşılabilmesi tezine dayanıyordu. Bu çaba sadece bir protestan dinine dönüştü. Kapitalizm hortladı. Peki İncilin tercüme edilmesi Hristiyanlar üzerinde gereken karşılığı buldu mu? Bir bakalım bulmuş mu?
Bizde Muhammed Abduh ve Reşid Rıza’nın başlattığı “Ana kaynağa dönüş” hareketi yankı bulmuşa benziyor. ”Kur’an söylemi” etrafında toplanan anlayış, sünnet, hadis, fıkıh, mezhep, kıyas vb.ne varsa reddediyor. Dini ilimlerin kökünü kazıyıp, kafalarında oluşturdukları Kur’an olgusunu “Allah’ın muradı budur.” Diye sunmanın sorumluluğu çok ağır olsa gerektir. Düşüncelerimiz bir meal düşmanlığı olarak algılanmamalıdır. Mealler Kur’an’a eşit değildir. Amacımız, Kur’an, dil, meal ve tefsir arasındaki uygunluğa dikkat çekmektir.
Aşağıda sahanın uzmanı sayılan kişiler tarafından yapılan bazı meallerden Kur’an’ın en kısa suresi olan Kevser Suresinin meallerini sıraladık. Bırakın konunun uzmanı sayılan kimselerin meallerde anlam birliğine ulaşmalarını ciddi farklılıklar taşıyan anlamlar verdiğini gördük. Bazı meallerin Türkçe olarak ifadesi ayrı bir değerlendirme konusu. Bu Kur’an’ın en kısa suresindeki yorum farklılığı. Diğer sureleri mukayeseye girecek olursak işin içinden hiç çıkılamaz.
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla...
1) Şüphesiz, biz sana Kevser’i verdik.
2) O halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.
3) Doğrusu asıl soyu kesik sana buğz edendir.(Abdulvahid Metin)
Rahman ve Rahîm Allah Adıyla
1- Şüphe yok ki biziz sana kevseri veren.
[1] Kevser, cennette bir nehirdir, bir havuzdur diyenler olduğu gibi bol hayır ve bereket, kesilmez soy sop, sayılmız ümmet anlamlarına geldiğini söyleyenler de vardır. Hz. Muhammed (s.a.a)'in, Kevser'in iki yanında inciden kaplar bulunan bir ırmak olduğunu, bu kapların yıldızlar kadar sayısız bulunduğunu söylediğini Buhârî tahric eder (al-Tecrid, 2, Kitâbu Tefsir-il-Kur’ân, 120).
2- Artık namaz kıl Rabbine ve kurban kes sen.
[2] Kurban bayramı namazı ve kurban.
3- Şüphesiz, sana buğzeden yok mu, odur nesli kesilen.(Abdulbaki Gölpınarlı)
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Şüphesiz, biz sana Kevser'i verdik. (1)
Şu halde Rabbin için NAMAZ KIL ve kurban kes. (2)
Doğrusu, asıl ebter (soyu kesik) olan sana kin duyandır. (3)(Ali Bulaç)
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. (Resûlum!) Kuşkusuz biz sana KEVSER'i verdik.
2. Şimdi sen Rabbine KULLUK et ve KURBAN KES
3. Asıl sonu kesik olan, şüphesiz sana hınç besleyendir(Diyanet Vakfı)
BOLLUK (KEVSER) SÛRESİ
Rahman ve Rahim Allah'ın İsmiyle
1- Biz sana BOLCA NİMETLER verdik.
2- Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve KENDİNİ ADA/YÖNEL
3- Asıl mahfolacak olanlar sana kin duyanlardır.(Edip Yüksel)
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
[108.001] Biz verdik sana hakikatte kevser
[108.002] Sen de Rabbın için NAMAZ KIL ve KURBAN KESİVER
[108.003] doğrusu sana bugz edendir ebter(E.Hamdi Yazır)
Acıyıcı, esirgeyici Allah’ın adıyla başlarım.
1) İşte Biz sana kevser suyunu verdik.
2) ÖyleyseÇALABINA TAP, kurban kes.
3)Sana hınç besliyen kimse yok mu, kısır olan işte odur.(İ.Hakkı Baltacıoğlu)
RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA
108:1 BAK, Biz sana BOL NİMETverdik:
108:2 o halde (yalnız) RABBİNE İBADET ET ve (yalnız O'nun adına) kurban kes.
108:3 Şu gerçek ki, SENDEN NEFRET EDEN, (HER TÜRLÜ İYİLİK VE GÜZELLİKTEN) kesilmektedir!(Muhammed Esed)
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – Biz gerçekten sana verdik kevser.
2 – Sen de Rabbin için namaz kıl ve kurban kesiver.
3 – Doğrusu, seni kötüleyendir ebter!(Suat Yıldırım)
(1) Hiç kuşkusuz, biz verdik sana Kevser'i/iyilik, bereket, mutluluk, güzellik, soy ve aydınlığın tükenmezini.
(2) O halde, sen de Rabbin için namaz kıl ve GÖĞSÜNÜ GEREREK DİMDİK DUR/sağ elini sol elinin üzerine koyup kıyam et/namazı vakti girer girmez kıl/kavrayışını bilgi ile derinleştir/eti yenecek hayvan kes!
(3) Kuşkun olmasın ki ebter/soyu kesik, seni kötüleyenin ta kendisidir!(Y.Nuri Öztürk)
Allah’ın rahmet ve bereketi üzerimize olsun.
Talat TÜRKMEN/ANKARA
*Yukarıdaki makalede Prof.Dr.Mustafa ÖZTÜRK’ün “Doğuştan Müfessirlik ve Merdiven Altı Tefsirciliği” isimli makalesinden yararlanılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder