ANALAR AĞLAMASIN
Hükümetimizin son yıllarda terör karşında ürettiği en güçlü slogan “Analar Ağlamasın”.Gerçekten bu slogan duyguların ,sevgi ve umutların en güzeline dikkat çekerek başarıya ulaşma amacı ile ön plana çıkarılmış görünüyor.Bu önemli bir slogandır.
Peki düşünüyor muyuz,benim anam niçin ağlıyor,kim ağlatıyor anamızı?Teröristinkini asker, askerinkini terörist.Cevap ne kadar basit değil mi? Böyle düşündüğümüzde asker ve terörist kavramları kafamızda eşitleniyor gibi. Çünkü “ana” ortak noktasında terörist te ,Mehmetçik de birleşiyor. O halde analar ağlamasın.
Neden ikisinin de anası ağlıyor? Mehmetçik kim,silah kullanma ve gerekirse öldürme yetkisini nereden alıyor? Peki terörist kim, köy basıp çocuk,genç,ihtiyar,kadın,erkek demeden,sivil-polis-asker demeden kaçırma,öldürme yetkisini nereden alıyor? Gelinen bu noktada Mehmetçiğin yetkisini yasalardan dolayısı ile TBMM’den yani Türk Milletinden aldığını ve yetkisini hukuk çerçevesinde kullandığını unutmamız gerekiyor galiba. Peki terörist nereye dayanarak katliamlar işliyor? Kandile yada İmralı’ya dayanarak mı? Böyle bir hukuk var mı? Bu çelişkiyi “Analar ağlamasın” sloganı ile çözemeyiz. Mehmetçikle teröristi aynı kefede toplayıp, barıştırın şu çocukları diyemeyiz. Analar içinde böyle.
Vakıanın temel nedenleri üzerinde düşünmemiz istenmiyor,gerek yok.Çünkü toplum düşünmez,yönlendirilir.Toplumsal eylemlerde bile öyledir.Gerçi geleneksel bir eylemimizde yoktur.Bu yüzden provokasyon tehdittir.Gelenekselleşmiş olanlar dini eylemlerdir,bayramlar,kandiller gibi.
HER İNSAN İSLAM FITRATI ÜZERE DOĞAR
Hz.Peygamber (SAV) “-Her insan İslam fıtratı üzere doğar.Sonra onu anne-babası Mecusi,Hristiyan yapar.” Buyurmuştur.Anne ve babanın, çocuğun ilerideki alacağı kimlik , kişiliği ve inançlarına ilişkin etkisine dikkat çekilmiştir.Anne-Babanın davranışları,sözleri,çalışma şekli,hassasiyetleri,kutladığı gün ve bayramlar,yediği ve içtiği yani her şey bunun içerisinde...
Doğduğunda Allah’ın bir rahmet ve rızkından anne sütü ve kucağı ile tanışan ve hayata tutunan bebek, annesinden duyduğu sevgi sözcükleri ve eylemleriyle yetişir. Aslında çocukla kurduğumuz bu iletişim biçimi onun gelecekteki hayatını şekillendirecektir. Bebeğin kulağına söylediğimiz ninniler, türküler onun doğaya, insanlara bakışını etkileyip oluşturacaktır.Acaba bebeğimizin kulağına ne fısıldıyoruz? Hangi ninnileri söylüyoruz? Başta söylemiştik, askerin anası da ağlıyor, teröristin anası da.Acaba sokakta polise taş atan,kamu binalarını yakan,işine,okula gitmek için durakta bekleyen masum insanların üzerine Molotof kokteyli atan teröristin anası o çocuğun kulağına hangi ninnileri söyledi, hangi türküleri fısıldadı, hangi sevgi(!) sözcükleriyle yüzünü okşadı da ciğerparesi, biricik evladı silahı aldı dağa çıktı, ölüm makinesina dönüştü?Bir öğretmen arkadaşım anlatmıştı derste bir öğrencisi demiş ki”-Öğretmenim biz Türk değilmişiz.” Körpecik beyinleri ilkokul çağında “ötekileştirme” kodlarını işleyen nasıl bir anlayıştır? Çözün şimdi bu denklemi.
SONUÇ
Çevre ile ilişkileri normal şekilde işleyen insanlar, annelerinin, okula ,sokağa ,işe, sınava giderken,uykusunda kendileri için yaptıkları duaları bir hatırlasınlar.Şiddet,bela,kin-nefret,ırkçılık,ayrımcılık,bölücülük içeren bir sözcük bulabilirler mi? Anasının ninnisinde kin ve nefrete ait en ufak bir kırıntı duymuşlar mı? Ben duymadım. Annemi ne polisin karşısında taş atarken, ne askerin karşısında görmedim. Bundan dolayı polis ve askerin karşısına ne elimde taş, Molotof ne silahla durmadım. Çünkü ne annemde ne babamda böyle bir hak arama şekli görmedim. Eğer haksızlık varsa bunun nedeninin öğretmen, hemşire, doktor, asker, polis olmadığını çok iyi biliyorum.
Çözüm anada bitiyor.Ananın ninnisinde,ninninin dokuduğu kodlarda.Duasında,nasihatlarında.Bir bakışıyla çocukları dizinin dibine mıhlayan bakışında.Merhametinde,tertemiz helal sütünde...
"Cennet anaların ayağı altındadır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder