MÜTREF
Mütref, bir Kur’an
kavramıdır. Toplum önünde olan kişi ,kişiler, refah içinde yaşayanlar,
demektir. Kur’an’da mütref kavramı olumlu anlamda kullanılmaz. Kavramın geçtiği
bazı sure ve ayetler şunlardır: İsra/16, Mü’minun/64, Sebe/34. Sebe Suresinde
mütref hakkında,”Biz her hangi bir memlekete azabla korkutucu bir Peygamber
gönderirsek, muhakkak o memleketin ileri gelen refah düşkünleri :-Biz, sizin
gönderdiğiniz şeyleri, inkar edenlerdeniz. Dediler.” Buyurmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’in
“Mütref” Dediği kimseler, yaşadıkları yerlerde iyiliğe engel olan kimselerdir. Mütref,
elinde bulundurdukları imkanlar nedeniyle tatmin duygusunu yitirmiş, doyumsuz,
azgın, şımarık, haz peşinde, savurgan kimseleri ifade etmektedir. Ayrıca bunlar
ıslah olmaz, öğüt dinlemez, para canlısı insanlardır. Kur’an-ı Kerim bu tiplere
karşı mü’minleri uyarmaktadır.
Mütrefte Allah ve
ahiret inancı bulunmaz. Ahlaka inanmazlar. Nefisleri tanrı yerine geçmiştir.
Kendilerinden oldukça emindirler ki yanılabileceklerini asla düşünmezler.
Aslında mütrefe sahip oldukları tevarüs yoluyla gelmemiştir. Soyluluk iddiaları
aşağılık duygusundan kaynaklanmaktadır. Halk tabiri ile bunlar “sonradan görme”
Dirler. Ancak sahip oldukları geçmişlerini unutmuşlardır. Halkı küçümserler,
küçültücü lakaplarla hitap ederler. Hatta bir tanrıya inanıyorsa bile
inandıkları tanrılarının halkın inandığı tanrı olamayacağını söylerler.
Mütref içinde
yaşadığı toplumun ekonomik dünyasında söz sahibidir. Tekelcidirler, infak ve
paylaşmadan yana değildirler. Toplum onların nazarında kast sistemine sahiptir.
Mütref, mütreftir. Fakir, fakirdir.Mütrefe göre “fakirlik suçtur, ceza
gerektirir.” Bu değiştirilemez. Ahlaka
inanamadıkları için gelirin nasıl, nereden elde edildiğin bir önemi yoktur.
Çünkü haram-helal bilmezler. Sahip oldukları ekonomik güç onları alışılmadık
lüks, sapık alışkanlıklara iter, Lut kavmi gibi. Sahip olduklarıyla övünmek,
madde düşkünlüğü, arsızlık, hadsizlik, hukuk tanımama en belirgin
özelliklerindendir. Sahip olduklarının ona sonsuz bir hayat sağlayacağını
düşünürler. Allah’ın ayetlerinden söz edilince rahatsız olurlar. Çünkü
yaşadıkları isyana tanık olurlar.
Mütref menfaatçi
olduğu için iktidar sahiplerinin etrafında yer alırlar. Mele (iktidar
sahipleri) ve mütref bir birlerinin şahididirler. Gemiyi ilk önce terk edenler
de onlardır. Münafıktırlar; şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında “-Biz onlarla
alay ediyoruz.” Derler. Kanaat önderleri, liderler, krallar, firavunlar,
nemrutlar mütrefin hoşlandığı kimselerdir. Karun ,Kur’an mütreflere verilen en
açık örneklerdendir. Firavun ise mele’dir. Nemrud’da meleyi temsil eder. Mele,
kral, kanaat önderi lider demektir. Mütreften farkı elde ettikleri tevarüs
yoluyladır. Zihniyet olarak pek fark yoktur. Kendilerini tanrı gibi görürler. Saltanatlarını
yıkılmayacağını düşünürler. Hz.Musa döneminde yaşayan Samiri(bkz.Taha/85-95) ve
İbn Baur(bkz.Araf/176) meleye açık örnektir.
SONUÇ
İslam mülkiyete
karşı değildir. Ancak nefsin tanrılaştırılmasına karşıdır. İslam mülkiyetin
belli ellerde toplanmasını istemez. Paylaşmayı, infakı, isarı emreder. Mütref
ve mele zihniyeti tüm iyiliklerin karşında olmayı ifade eder. Maun Suresinde
bunların namazlarının “gösteriş” olduğunu ifade eder. ”Yazıklar olsun.” Der.
Çünkü bunlar” fakiri küçümser, hayra koşmaz, zekat vermezler.” Mülkiyetin,
kudret ve iktidarın kutsallaşmasının temsilcileri, mele ve mütrefdir. Şahsi
çıkarları yüzünden koca bir dünya zulüm görür. Silah ticareti , madde ticareti,
savaş ihracı, kadın ticareti, terör bunların başının altından çıkar. Duyguları
olmadığı için merhametleri de yoktur.
Allah, mütref ve melelerden,
işbirlikçilerinden tüm insanlığı muhafaza etsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder